Binlerce yıldan beri Çin’de uygulana gelen akupunktur’u
Avrupalılara 1853 yılında konsolos Dabry tanıttı, fakat geçici bir ilgi gördü.
Dr. P. Ferreyrolles’un isteği üzerinedir ki sinolog G. Souliné de morant
tarafından 1927’de tekrar batı âlemine tanıtıldı. De Morant, çok eski
Çin eserlerini Fransızcaya tercüme etmekle işe başladı. Bu eserlerin en
önemlisi, içinde M.Ö. XIII. Yy dan kalma belgelerin bulunduğu Nei Tsing adlı
kitaptı.Sonra da, bu usullü kullanılabilir bir duruma getirdi.Paris’te, Saint
Louis hastanesinde Dr. Ch. Flandin’in ve Léopold bellon hastanesinde Dr. M. Ve
Th. Martiny’nin araştırma ve uygulamaları sayesinde metot bütün Avrupa’ya
yayıldı.
Pekin, günümüzde modern tedavinin yanı sıra akupunktur’a yer
vermiştir. R. de ja Fuye, elektropunktur’u yenileyerek ve akupunktur ile
homoepati’yi homeosiniatri adı altında birleştirerek bu alanda çeşitli
gelişmelere yol açtı.
Akupunktur, ciltteki belirli noktalarla organlar arasındaki
bağlantılara dayanır. Bu noktalar, uzuvların uçlarından başa kadar bütün vücudu
saran hayali çizgilerle birleştirilmiştir. Meridyen* denilen bu çift çizgilerin
sayısı on iki tanedir. Ayrıca, sayısı tek olan, iki tane ön ve arka meridyen
vardır. Akupunkturcuların iddiasına göre, nabız yoklandığı zaman, bu meridyenlerden
İnniang denilen bir enerjinin geçtiği anlaşılır. Bütün mesele, meridyenler
boyunca sıralanan çeşitli kuvvetlendirici, dağıtıcı, ayarlayıcı, geçirici,
uyarıcı ve benimsetici noktalara, bir de meridyenler dışındaki olağanüstü
damarlar denilen noktalara iğne batırarak bu enerjinin dengeye kavuşmasını
sağlamaktır. Her ne kadar akupunktur biyoloji bilgisine dayanırsa da, Niboyet
ile Brunet’in çin noktaları düzeyinde, cilt elektrik direncinin azalması
üzerine yaptıkları araştırmalar, böyle bir enerjinin varlığını ortaya
koymuştur. Akupunktur’un faydası, özellikle fonksiyon bozuklukları ile çeşitli
ağrılarda görülür. Bazen, akupunktur yerine moksa* denilen misk otu tozu ile
belirli noktaları yakma usulü kullanılır. Denildiğine göre, Japonya gibi rutubetli
memleketlerde bu usul bitkinliğe karşı çok iyi gelirmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder