28 Mayıs 2013 Salı

Alageyik



Gevişgetirenler alt takımı, geyikgillerden. Uçtan çatallı boynuzları, benekli postu, uzun kuyruğu, çevresi siyah hareli beyaz bir kuyruk plakçığı olan memeli. (Dişisine maral veya meral denir).
Alageyiğin iki türü vardır: Avrupa alageyiği (Dama dama [0,90 m] ), Anadolu alageyiği (Mesopotamicus). İkinci tür daha iri, daha açık renk postu, aşağıdan başlayıp uç kısımda darlaşan, el ayası gibi çatallaşmış boynuzludur. Avrupa’nın batısına, Ukrayna ve Baltık memleketlerine sonradan götürülmüştür. Türkiye’de daha çok Antalya ve Manavgat bölgelerinde yaşar. Geyik gibi avlanır. Ondan daha ürkek ve korkaktır, bu bakımdan çok sessiz hareket etmek gerekir. Yaraya çok dayanıklı olduğu için ağır yaralı olsa bile uzun süre kaçabilir. Üçüncü devirde yaşamış fosil bir alageyik türü daha vardır (D.Browni). Adi alageyik daha dördüncü devirde vardı: Dilvium sisteminde kalıntıları çoktur. Bugün Avrupanın güneyinde, Fas, Cezayir, Anadolu, İspanya ve Yunanistan gibi Akdeniz çevresi dağlık ülkelerde yaşar. Orta Avrupa’da da nesli tükenmemiştir, ancak parklarda yarı evcil sürüler halinde bulunur. Bu alageyiklerin tüyleri oldukça koyu, benekli, kula rengindedir, eti yenir.

Alageyik, Ziya Gökalp’in çocuklar için yazdığı manzum masal(1912). Masalı, bir çocuk kendi başından geçen macera gibi anlatır. Aslında bir dünya güzeli olan alageyik adlı kız, geyik şekline girerek, çocuğu kendi peşinden sürükler ve ona bin bir macera yaşattıktan sonra asıl hüviyetiyle görünür. Ziya Gökalp başka masallarında olduğu gibi bu masalına da ideolojik bir anlam eklemiştir. Mert bir yiğit olmasını istediği genç çocuğa geyik şeklinde gözüken Alageyik, Türkçülük ülküsünü temsil eden bir Kırgız kızıdır. 4 +4lü vezin ve birbiriyle kafiyeli ikişer mısralı birimlerle yazılan şiirde çocukların hoşuna giden basit fakat kuvvetli bir ahenk vardır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder