Eski çağın efsanevi kadın cengaverleri. Karadeniz kıyılarında
yaşadıkları söylenir. Yunan mitolojisinde adı geçen Amazonlar, anaerkilliğin
savaşçı bir şeklini gerçekleştirmişlerdi. Bunların toplumunda erkeğe, ancak
neslin sürdürülmesi için yer veriliyordu; erkek çocuklar öldürülür, bazen de
babalarına gönderilirdi. Amazonlar okla ve at üzerinde savaşırlardı. Bazılarına
göre, ok atmayı kolaylaştırmak üzere, kızlarının sağ memelerini yakarlardı.
Adlarının bir izahı da buradan gelse gerektir (a-madsos, memesiz ).
Yunanlıların kadın sandığı savaşçılar belki de uzun saçlı İskitlerdi.
Amazonların Akalara karşı atçıları savaşlar hakkında Hitit belgelerinde bilgi
vardır. Yunan efsanesi de, Herakles, Bellerophontes v.b vesilesiyle bu
savaşlardan söz açar.
Bassai’de (Phigalia) Apollon tapınağındaki friz ile
Halikarnas türbesindeki friz ve Myron tarafından Theseion’da, Panaitos
tarafından Olympia’da Zeus tahtını kuşatan set üzerine çizilmiş resimler
Amazonlar efsanesine bağlanır. M.Ö V.yy’da bir Amazon heykeli dikilmesi için
Efes’te bir yarışma açılmıştı; yarışmaya
katılanların hazırladıkları bu kopyalar zamanımıza kadar gelmiştir. En
önemlileri Berlin’deki Yaralı Amazon (Polykletos’a ait olduğu sanılan eserin
kopyası ), Capitolino’daki Yaralı Amazon ile Vatikan’daki Amazone Mattei’dir.
Dorlar gibi giyinen Amazonlar yunan miğferi taşırlar, sağ omuz üstünde inen
hafif bir gömlek kalça etrafında bir şeritle bağlanırdı. Kol, bacak, ayak
çıplaktı. Bindikleri atın bir örtüsü olurdu. Asyalılar gibi giyindikleri zaman,
vücutlarını boyuna kadar sıkı sıkıya örterlerdi. Bacakları bir çeşit mayo
içindeydi, bele geniş bir kemer takılırdı. En üste bir manto giyer, başlarına
bir Frigya başlığı oturturlardı. Ata çıplak binerlerdi. Bu efsanenin ilham
ettiği en önemli modern eser. Rubens’in Amazonlar Savaşı’dır 1619).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder