3 Haziran 2013 Pazartesi

Amazonlar



Eski çağın efsanevi kadın cengaverleri. Karadeniz kıyılarında yaşadıkları söylenir. Yunan mitolojisinde adı geçen Amazonlar, anaerkilliğin savaşçı bir şeklini gerçekleştirmişlerdi. Bunların toplumunda erkeğe, ancak neslin sürdürülmesi için yer veriliyordu; erkek çocuklar öldürülür, bazen de babalarına gönderilirdi. Amazonlar okla ve at üzerinde savaşırlardı. Bazılarına göre, ok atmayı kolaylaştırmak üzere, kızlarının sağ memelerini yakarlardı. Adlarının bir izahı da buradan gelse gerektir (a-madsos, memesiz ). Yunanlıların kadın sandığı savaşçılar belki de uzun saçlı İskitlerdi. Amazonların Akalara karşı atçıları savaşlar hakkında Hitit belgelerinde bilgi vardır. Yunan efsanesi de, Herakles, Bellerophontes v.b vesilesiyle bu savaşlardan söz açar.
Bassai’de (Phigalia) Apollon tapınağındaki friz ile Halikarnas türbesindeki friz ve Myron tarafından Theseion’da, Panaitos tarafından Olympia’da Zeus tahtını kuşatan set üzerine çizilmiş resimler Amazonlar efsanesine bağlanır. M.Ö V.yy’da bir Amazon heykeli dikilmesi için Efes’te bir yarışma açılmıştı;  yarışmaya katılanların hazırladıkları bu kopyalar zamanımıza kadar gelmiştir. En önemlileri Berlin’deki Yaralı Amazon (Polykletos’a ait olduğu sanılan eserin kopyası ), Capitolino’daki Yaralı Amazon ile Vatikan’daki Amazone Mattei’dir. Dorlar gibi giyinen Amazonlar yunan miğferi taşırlar, sağ omuz üstünde inen hafif bir gömlek kalça etrafında bir şeritle bağlanırdı. Kol, bacak, ayak çıplaktı. Bindikleri atın bir örtüsü olurdu. Asyalılar gibi giyindikleri zaman, vücutlarını boyuna kadar sıkı sıkıya örterlerdi. Bacakları bir çeşit mayo içindeydi, bele geniş bir kemer takılırdı. En üste bir manto giyer, başlarına bir Frigya başlığı oturturlardı. Ata çıplak binerlerdi. Bu efsanenin ilham ettiği en önemli modern eser. Rubens’in Amazonlar Savaşı’dır 1619).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder