3 Temmuz 2013 Çarşamba

Büyü


Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad.
Mumya büyüsü, büyülenmek istenen kimseyi temsil eden, mumdan bir insan heykelciğine veya hayvana yaralar açmak yoluyla uygulanır.
Ruhlar, şeytanlar v.b. gibi gizli güçlerin aracılığıyla etki yapmak amacını güden büyü, daha çok, aynı cinsten sebeplerin aynı sonuçları verdiğini ve parçanın üstündeki etkinin bütünün üstündeki etkiyle aynı şey olduğunu öne süren ilkel muhakeme tarzlarının ürünüdür. Büyü, bir kimseyi temsilen alınan bir şeyin üzerindeki işlemlerle o kimsenin kendisinin etkili olunabileceğine inanarak yapılan büyü çeşidinden (mumya büyüsü), bir kimsenin bedenine girmiş olduğuna inanılan şeytanı kovmak amacıyla yapılan şeytan kovma törenlerine kadar hep bu temellere dayanır. İsim, belirttiği nesnenin muadili sayılır, sözde bir büyüleme gücü olduğuna inanılırdı. Pek eski devirlerde büyünün önemi büyüktü. Bu yüzden de birçok beşeri kuruluşların menşeinde yer almıştır. Krallık kurumunun kökünde büyünün de yeri vardır. Tıpkı bunun gibi ilk hekimler de büyücüydü.
Mezopotamya’da
Keldaniler büyücülüğün ve kâhinliğin sırrını bilmekte ün yapmıştı. Gerçekten büyücüler Sümer-Akad medeniyetinden beri gelip geçmiş bütün bir büyücüler dizisinin mirasçılarıydı. Büyücüler Mezopotamya’nın din adamları sınıfındandılar. Eridu tanrısı Ea oğlu Babil tanrısı Marduk’un koruyuculuğu altında bulunuyor ve insanların çevrili olduğu düşman güçlerle mücadele etmekle uğraşıyorlardı. Birtakım büyücüler, büyünün karşı durmak zorunda olduğu pek çok kötülükle suçlandırılıyordu. Birçok şeytanla da, okuyup üflemek veya şeytan kovma törenleri düzenlemekle mücadele ediliyordu.
Mısır’da.
Mısırlılar caiz olan büyü ile caiz olmayan büyü ayırımı yaparlardı ve büyüyle, ölüm veya hayat konusunda etkili olabileceklerini, ruhlara başvurarak istediklerini elde edebileceklerini ve tabiatın güçlerini kendilerine bağımlı kılabileceklerini düşünüyorlardı. Bir bilime benzetilebilen ve meşru, yani caiz olan büyü, insanları zararlı hayvanlardan, hastalıklardan v.b.den korumak amacını güdüyordu. Bu büyü, okuyup üfleyerek veya muskalar yazarak ve belirli törenlerle yapılırdı. Ölüleri ululamanın kökü de yine büyüye dayanıyordu.
İbraniler’de.
Çok zaman yabancı halklardan duyulan korkunun yol açmış olduğu büyü uygulamalarından Tevrat’ta sık sık söz edilir: Ve Musa tunçtan bir yılan yaptı ve onu sırık üstüne koydu; ve vaki oldu ki, yılanın ısırdığı bir adam tunç yılana bakarsa yaşardı (Tevrat).
Hintliler’de.
Büyü veda dininin en gösterişli ve önemli törenlerinde yer alır. Bu törenlerde büyü uygulaması geceleri mırıltı halinde belli sözler söylenerek yapılırdı. Büyü için kullanılan araçlar da, çeşitli bitkiler, merhemler, ölülere ait eşya gibi şeylerdi. Aşk büyüleri, hastalıkların iyileşmesi ve şeytan kovmak için yapılan büyü ve uygulamalar büyük yer tutar. Yoga çileciliği birçok bakımdan veda büyücülüğüne benzer.
Yunan ve Roma’da.
Klasik eski çağ büyücülüğü sık sık yabancı tanrıların yardımına başvuruyordu. Ama Hekate yine de büyü tanrıçasıydı. Teselya büyücülerle doluydu. İlkel Roma dinine çok sayıda büyü uygulaması miras bırakmış olan Etrüskler için de durum bunun eşidir. Roma imparatorluğu devrinde, doğu, özellikle de Mısır ve keldani kaynaklı boş inançlar kendini göstermeğe başladı. Bunun üzerine birçok büyücü Roma’ya üşüştü. İmparatorlar, hizmetlerinden yararlanmakla birlikte, onlara kötü davranmaktan da geri kalmadılar. Tiberius, büyü yapmakla suçlanan azat edilmiş 4 000 köleyi Sardunya’ya sürdü. Apuleius, bir büyücülük suçlamasına karşı kendini savunmak zorunda kalmıştı.
Yahudi dininde.
XII. yy.da bir takım kabala’cılar, tılsımlar kullanan mistik bir akımın doğmasına yol açtılar. Doğu Avrupa’da hahamların mucize yapmak gücünde olduğuna inanılıyordu.
Müslümanlıkta.
İslam dini öncesi Arabistan’da büyü, müslümanlıktan önce geçerli bir takım uygulamalarla, arapların ilişkisi olan (museviler, iranlılar, yunanlılar gibi ) halklardan alınmış aynı çeşitten anlayışların bir karışımıdır. Bunlar, tütsüleme, tılsım ve muska, okuyup üflemek, yıldızlara bakarak geleceği söylemek, içine yerleştirilen sayılar yatay veya dikey olarak toplandığında hep aynı sayıyı veren büyülü kareler düzenlemek v.b. gibi uygulamalardı. Cinlere inanmak müslümanlıkta, cinlerin buyruk altına alınması anlamına gelen büyüye değer kazandırıyordu. Bu arada, büyü de, yapılması caiz olan büyü ile caiz olmayan büyü olarak ayrılmıştı. Yapılması caiz olan büyü, Tanrıya yakararak cinlere hükmetmek, caiz olmayan (şeytan işi) büyü ise aynı şeyi Tanrının hoş görmediği yollardan yapmaktı. Hz. Muhammed,  muska kullanılmasına veya nazara, yılan zehirine ve genel olarak hastalıklara karşı okuyup üflemeye izin veriyordu. Sayıların ve harflerin gizli değerlerinden yararlanarak geleceği okumak ve harflerin gizli değerlerinden yararlanarak geleceği okumak demek olan cifr, bu konuda kitaplar yazılmasına yol açmıştır.
Ortaçağ ve Yeniçağ Avrupası’nda.
Kilise büyüye karşı çıktı ve büyü müslümanlıkla museviliğe sığındı. Gerçekte ise, hırıstiyanlık, önceki gelenekleri ortadan kaldırmaksızın birçok yeni boş inançlar yaratmıştır. XIII. yy.dan başlayarak, kadın ve erkek büyücülerin yaptıkları gizli ve kötü büyüler artmağa başladı ve büyücülere özellikle XVI. yy.da yapılan işkencelere yol açtı. O devirde her yanda büyüye rastlanıyordu. (Cehennem ve şeytan korkusu), İtalya, Rönesans’ta, büyüye sık rastlanan bir ülkeydi ve bunun izlerini uzun zaman taşıdı. XVIII. yy.dan itibaren ise Tanrıya inançsızlık ve akılcılık o kadar gelişti ki, sonunda artık yalnız (muska taşımak gibi pek sınırlı çevrelerde rastlanan ve ne pek önemi ne de büyük bir değeri olan) bazı genel ve çok zaman bir eğlence olarak alınan gizli uygulamalar kaldı.
Büyü, tabiat olaylarının cereyanıyla ilgili konularda yer aldığı zaman büyü töreni büyük bir önem kazanır ve en başta da tabiatüstü dünya ile bağ kurmayı sağlayan bazı uygulamalara dayanır. Niteliği son derece izafidir. Mesela ilkel hekimliğin bazı uygulamaları büyü uygulaması gibi görünebilir. Buna karşılık bazı modern teknikler de ilkel insanlara büyü uygulaması gibi gelir, çünkü onları ancak işin içine bazı tabiatüstü olayları katarak anlayabilirler. Gerçekten, bir yöntem artık alışılmış duruma gelince büyüyle ilgisi kalmaz; sadece basit bir boş inanç olur. Buna karşılık bütün bir mistik anlayış henüz canlılığını sürdürüyor ve birtakım törenlerde bulunuyorsa söz konusu olan elbette ki büyüdür. Öte yandan, büyü ile din çok zaman birbirlerine yol açarlar. Müslümanlar Kur’an surelerinden muskalar taşır. Hırıstiyanlarda da, büyü niteliği taşıyan birçok uygulamalara izin verilmiştir. Uygulamanın iyilik veya kötülük amacına dönük olmasına göre bir iyi büyü veya kötü büyü ayırımı yapılır. Büyü törenleri başlıca iki bölüme ayrılır: Taklit yoluyla yapılan büyü törenleri ve bulaştırma yoluyla yapılan büyü törenleri. Bu büyülerin ilki için yapılan törende, bazı yerlerdeki yağmur dualarında su serpilmesi gibi, büyüyle elde edilmek istenen olaya benzer davranışlar yer alır. Bulaştırma yoluyla yapılan büyü törenlerindeyse, belli bir kimseyi hedef alan bu büyüyü yapmak için büyücünün elinde o kimsenin gövdesinin (saç, tırnak parçası v.b. gibi ) bir parçasının veya herhangi bir biçimde kullanacağı bir şeyin bulunması gereklidir. Büyü, kendine büyü yapılan kimsenin üstündeki etkisini bu nesnenin aracılığıyla gösterir. Bununla birlikte bu iki çeşit törenin çok zaman birbirine karıştığı görülür ki o zaman da ortaya gerçek bir büyü mutfağı çıkar ve törenin garipliğini pekiştiren bir biçimde, en akla gelmez karışımların meydana getirildiği görülür. Büyü töreni için seçilen yer, çok zaman, mezarlıklar gibi insanda ürküntü uyandıran köşelerdir. Kullanılacak maddenin bulunması ve büyüde işe yarayacak durumda olması da birçok güç şartın yerine getirilmesine bağımlı kılınmıştır. Kullanılan maddeler, birtakım zehirler ve uyuşturucular, dışkılar, kadavra parçaları, kan ve cinsiyetle ilgili her çeşitten nesnelerdir. Bütün bu malzemenin ortak yanı bunların garip şeyler olmasıdır. Ama bunun yanı sıra bir de, dinle ilgili törenlerde kullanılması yasaklanmış ve kirli şeyler olmaları vardır. Ayrıca, büyü sırasında söylenen sözler de törenin bile bile garip bir görünüşe sokulmuş olan havasını daha da ağırlaştırır. Bu sözler ancak anlaşılabilir bir biçimde telaffuz edilir ve çok zaman da, ruhların diliyle söylenen sözlermiş gibi anlamları olmayan heceler biçimindedir. Büyü törenleri çok zaman aklın normal işleyişini bozan mistik gösterilere bağlıdır. Kimi zaman da her çeşitten düzensizliklerle birlikte olur. Ama bu durumda, büyünün alışılagelmiş amacı artık aşılmış gibidir. Büyü törenlerinin amacı, esas olarak, uğur getirmek, aşk iksirleri yapmak, muska yazmak ve kaderi yenmek gibi konulardır.
Büyü adı altında yapılan işlemler genellikle şu amaçlarla uygulanır : 1.iki kişiyi birbirinden ayırma; kadını kocasından veya erkeği karısından, anayı oğlundan, kardeşi kardeşinden soğutmak için; 2. İki kişiyi birbirine sevdirme veya daha ileri gidilerek, şahıslardan birini iradesini yok edecek şekilde diğerine tabi kılmak ; 3. İnsanın bazı kabiliyet ve kuvvetlerini felce uğratmak. Buna bağlama adı verilir. Erkeğin cinsel kudretini yok etmek, dilini bağlamak, yani konuşma kabiliyetini ortadan kaldırmak, uykusunu bağlamak, gibi çeşitleri vardır; 4.Genel olarak bir insana kötülük etmek, hasta etmek, sakatlamak, öldürmek, malına mülküne zarar vermek deli etmek v.b.; 5.Büyüyü bozmak için karşı büyü yapmak, yani büyüden kurtulmak ve daha genel olarak herhangi bir kötülükten ve tehlikeden korunmak amacıyla yapılan işlemler de büyü çeşitlerindendir.
-->

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder