Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında
olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad.
Mumya büyüsü,
büyülenmek istenen kimseyi temsil eden, mumdan bir insan heykelciğine veya
hayvana yaralar açmak yoluyla uygulanır.
Ruhlar, şeytanlar v.b. gibi gizli güçlerin aracılığıyla etki
yapmak amacını güden büyü, daha çok, aynı cinsten sebeplerin aynı sonuçları
verdiğini ve parçanın üstündeki etkinin bütünün üstündeki etkiyle aynı şey
olduğunu öne süren ilkel muhakeme tarzlarının ürünüdür. Büyü, bir kimseyi
temsilen alınan bir şeyin üzerindeki işlemlerle o kimsenin kendisinin etkili
olunabileceğine inanarak yapılan büyü çeşidinden (mumya büyüsü), bir kimsenin
bedenine girmiş olduğuna inanılan şeytanı kovmak amacıyla yapılan şeytan kovma
törenlerine kadar hep bu temellere dayanır. İsim, belirttiği nesnenin muadili sayılır,
sözde bir büyüleme gücü olduğuna inanılırdı. Pek eski devirlerde büyünün önemi
büyüktü. Bu yüzden de birçok beşeri kuruluşların menşeinde yer almıştır.
Krallık kurumunun kökünde büyünün de yeri vardır. Tıpkı bunun gibi ilk hekimler
de büyücüydü.
Mezopotamya’da
Keldaniler büyücülüğün ve kâhinliğin sırrını bilmekte ün
yapmıştı. Gerçekten büyücüler Sümer-Akad medeniyetinden beri gelip geçmiş bütün
bir büyücüler dizisinin mirasçılarıydı. Büyücüler Mezopotamya’nın din adamları
sınıfındandılar. Eridu tanrısı Ea oğlu Babil tanrısı Marduk’un koruyuculuğu
altında bulunuyor ve insanların çevrili olduğu düşman güçlerle mücadele etmekle
uğraşıyorlardı. Birtakım büyücüler, büyünün karşı durmak zorunda olduğu pek çok
kötülükle suçlandırılıyordu. Birçok şeytanla da, okuyup üflemek veya şeytan
kovma törenleri düzenlemekle mücadele ediliyordu.
Mısır’da.
Mısırlılar caiz olan büyü ile caiz olmayan büyü ayırımı
yaparlardı ve büyüyle, ölüm veya hayat konusunda etkili olabileceklerini,
ruhlara başvurarak istediklerini elde edebileceklerini ve tabiatın güçlerini
kendilerine bağımlı kılabileceklerini düşünüyorlardı. Bir bilime benzetilebilen
ve meşru, yani caiz olan büyü, insanları zararlı hayvanlardan, hastalıklardan
v.b.den korumak amacını güdüyordu. Bu büyü, okuyup üfleyerek veya muskalar
yazarak ve belirli törenlerle yapılırdı. Ölüleri ululamanın kökü de yine büyüye
dayanıyordu.
İbraniler’de.
Çok zaman yabancı halklardan duyulan korkunun yol açmış
olduğu büyü uygulamalarından Tevrat’ta sık sık söz edilir: Ve Musa tunçtan bir
yılan yaptı ve onu sırık üstüne koydu; ve vaki oldu ki, yılanın ısırdığı bir
adam tunç yılana bakarsa yaşardı (Tevrat).
Hintliler’de.
Büyü veda dininin en gösterişli ve önemli törenlerinde yer
alır. Bu törenlerde büyü uygulaması geceleri mırıltı halinde belli sözler
söylenerek yapılırdı. Büyü için kullanılan araçlar da, çeşitli bitkiler,
merhemler, ölülere ait eşya gibi şeylerdi. Aşk büyüleri, hastalıkların
iyileşmesi ve şeytan kovmak için yapılan büyü ve uygulamalar büyük yer tutar.
Yoga çileciliği birçok bakımdan veda büyücülüğüne benzer.
Yunan ve Roma’da.
Klasik eski çağ büyücülüğü sık sık yabancı tanrıların
yardımına başvuruyordu. Ama Hekate yine de büyü tanrıçasıydı. Teselya
büyücülerle doluydu. İlkel Roma dinine çok sayıda büyü uygulaması miras bırakmış
olan Etrüskler için de durum bunun eşidir. Roma imparatorluğu devrinde, doğu,
özellikle de Mısır ve keldani kaynaklı boş inançlar kendini göstermeğe başladı.
Bunun üzerine birçok büyücü Roma’ya üşüştü. İmparatorlar, hizmetlerinden
yararlanmakla birlikte, onlara kötü davranmaktan da geri kalmadılar. Tiberius,
büyü yapmakla suçlanan azat edilmiş 4 000 köleyi Sardunya’ya sürdü. Apuleius,
bir büyücülük suçlamasına karşı kendini savunmak zorunda kalmıştı.
Yahudi dininde.
XII. yy.da bir takım kabala’cılar, tılsımlar kullanan mistik
bir akımın doğmasına yol açtılar. Doğu Avrupa’da hahamların mucize yapmak
gücünde olduğuna inanılıyordu.
Müslümanlıkta.
İslam dini öncesi Arabistan’da büyü, müslümanlıktan önce
geçerli bir takım uygulamalarla, arapların ilişkisi olan (museviler, iranlılar,
yunanlılar gibi ) halklardan alınmış aynı çeşitten anlayışların bir
karışımıdır. Bunlar, tütsüleme, tılsım ve muska, okuyup üflemek, yıldızlara
bakarak geleceği söylemek, içine yerleştirilen sayılar yatay veya dikey olarak
toplandığında hep aynı sayıyı veren büyülü kareler düzenlemek v.b. gibi
uygulamalardı. Cinlere inanmak müslümanlıkta, cinlerin buyruk altına alınması
anlamına gelen büyüye değer kazandırıyordu. Bu arada, büyü de, yapılması caiz
olan büyü ile caiz olmayan büyü olarak ayrılmıştı. Yapılması caiz olan büyü,
Tanrıya yakararak cinlere hükmetmek, caiz olmayan (şeytan işi) büyü ise aynı
şeyi Tanrının hoş görmediği yollardan yapmaktı. Hz. Muhammed, muska kullanılmasına veya nazara, yılan
zehirine ve genel olarak hastalıklara karşı okuyup üflemeye izin veriyordu.
Sayıların ve harflerin gizli değerlerinden yararlanarak geleceği okumak ve
harflerin gizli değerlerinden yararlanarak geleceği okumak demek olan cifr, bu
konuda kitaplar yazılmasına yol açmıştır.
Ortaçağ ve Yeniçağ
Avrupası’nda.
Kilise büyüye karşı çıktı ve büyü müslümanlıkla museviliğe
sığındı. Gerçekte ise, hırıstiyanlık, önceki gelenekleri ortadan kaldırmaksızın
birçok yeni boş inançlar yaratmıştır. XIII. yy.dan başlayarak, kadın ve erkek
büyücülerin yaptıkları gizli ve kötü büyüler artmağa başladı ve büyücülere
özellikle XVI. yy.da yapılan işkencelere yol açtı. O devirde her yanda büyüye
rastlanıyordu. (Cehennem ve şeytan korkusu), İtalya, Rönesans’ta, büyüye sık
rastlanan bir ülkeydi ve bunun izlerini uzun zaman taşıdı. XVIII. yy.dan
itibaren ise Tanrıya inançsızlık ve akılcılık o kadar gelişti ki, sonunda artık
yalnız (muska taşımak gibi pek sınırlı çevrelerde rastlanan ve ne pek önemi ne
de büyük bir değeri olan) bazı genel ve çok zaman bir eğlence olarak alınan
gizli uygulamalar kaldı.
Büyü, tabiat olaylarının cereyanıyla ilgili konularda yer
aldığı zaman büyü töreni büyük bir önem kazanır ve en başta da tabiatüstü dünya
ile bağ kurmayı sağlayan bazı uygulamalara dayanır. Niteliği son derece
izafidir. Mesela ilkel hekimliğin bazı uygulamaları büyü uygulaması gibi
görünebilir. Buna karşılık bazı modern teknikler de ilkel insanlara büyü
uygulaması gibi gelir, çünkü onları ancak işin içine bazı tabiatüstü olayları
katarak anlayabilirler. Gerçekten, bir yöntem artık alışılmış duruma gelince
büyüyle ilgisi kalmaz; sadece basit bir boş inanç olur. Buna karşılık bütün bir
mistik anlayış henüz canlılığını sürdürüyor ve birtakım törenlerde bulunuyorsa
söz konusu olan elbette ki büyüdür. Öte yandan, büyü ile din çok zaman birbirlerine
yol açarlar. Müslümanlar Kur’an surelerinden muskalar taşır. Hırıstiyanlarda
da, büyü niteliği taşıyan birçok uygulamalara izin verilmiştir. Uygulamanın
iyilik veya kötülük amacına dönük olmasına göre bir iyi büyü veya kötü büyü ayırımı
yapılır. Büyü törenleri başlıca iki bölüme ayrılır: Taklit yoluyla yapılan büyü
törenleri ve bulaştırma yoluyla yapılan büyü törenleri. Bu büyülerin ilki için
yapılan törende, bazı yerlerdeki yağmur dualarında su serpilmesi gibi, büyüyle
elde edilmek istenen olaya benzer davranışlar yer alır. Bulaştırma yoluyla
yapılan büyü törenlerindeyse, belli bir kimseyi hedef alan bu büyüyü yapmak
için büyücünün elinde o kimsenin gövdesinin (saç, tırnak parçası v.b. gibi )
bir parçasının veya herhangi bir biçimde kullanacağı bir şeyin bulunması
gereklidir. Büyü, kendine büyü yapılan kimsenin üstündeki etkisini bu nesnenin
aracılığıyla gösterir. Bununla birlikte bu iki çeşit törenin çok zaman
birbirine karıştığı görülür ki o zaman da ortaya gerçek bir büyü mutfağı çıkar
ve törenin garipliğini pekiştiren bir biçimde, en akla gelmez karışımların
meydana getirildiği görülür. Büyü töreni için seçilen yer, çok zaman,
mezarlıklar gibi insanda ürküntü uyandıran köşelerdir. Kullanılacak maddenin
bulunması ve büyüde işe yarayacak durumda olması da birçok güç şartın yerine
getirilmesine bağımlı kılınmıştır. Kullanılan maddeler, birtakım zehirler ve
uyuşturucular, dışkılar, kadavra parçaları, kan ve cinsiyetle ilgili her
çeşitten nesnelerdir. Bütün bu malzemenin ortak yanı bunların garip şeyler
olmasıdır. Ama bunun yanı sıra bir de, dinle ilgili törenlerde kullanılması
yasaklanmış ve kirli şeyler olmaları vardır. Ayrıca, büyü sırasında söylenen
sözler de törenin bile bile garip bir görünüşe sokulmuş olan havasını daha da
ağırlaştırır. Bu sözler ancak anlaşılabilir bir biçimde telaffuz edilir ve çok
zaman da, ruhların diliyle söylenen sözlermiş gibi anlamları olmayan heceler
biçimindedir. Büyü törenleri çok zaman aklın normal işleyişini bozan mistik
gösterilere bağlıdır. Kimi zaman da her çeşitten düzensizliklerle birlikte
olur. Ama bu durumda, büyünün alışılagelmiş amacı artık aşılmış gibidir. Büyü
törenlerinin amacı, esas olarak, uğur getirmek, aşk iksirleri yapmak, muska
yazmak ve kaderi yenmek gibi konulardır.
Büyü adı altında yapılan işlemler genellikle şu amaçlarla uygulanır
: 1.iki kişiyi birbirinden ayırma; kadını kocasından veya erkeği karısından,
anayı oğlundan, kardeşi kardeşinden soğutmak için; 2. İki kişiyi birbirine
sevdirme veya daha ileri gidilerek, şahıslardan birini iradesini yok edecek
şekilde diğerine tabi kılmak ; 3. İnsanın bazı kabiliyet ve kuvvetlerini felce
uğratmak. Buna bağlama adı verilir. Erkeğin cinsel kudretini yok etmek, dilini
bağlamak, yani konuşma kabiliyetini ortadan kaldırmak, uykusunu bağlamak, gibi
çeşitleri vardır; 4.Genel olarak bir insana kötülük etmek, hasta etmek, sakatlamak,
öldürmek, malına mülküne zarar vermek deli etmek v.b.; 5.Büyüyü bozmak için
karşı büyü yapmak, yani büyüden kurtulmak ve daha genel olarak herhangi bir
kötülükten ve tehlikeden korunmak amacıyla yapılan işlemler de büyü
çeşitlerindendir.
-->
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder