Hindistan’ın dini ve sosyal rejimi. Veda’cılığın devamıdır.
Hindistan’ın, daha doğrusu Arya’lar tarafından fethedildikten
sonraki çerçeve içinde ele alınan Hindistan’ın öz dini Brahman’cılıktır.
Hindistan’da doğan Buddha’cılık, Caynacı’lık gibi diğer dinler ancak
Brahman’cılığın bir reformu veya buna bir tepki gibi gözükür; Brahman’cılığın
esaslarını da kabullenir; Brahmana’lar ve Upanisad’’lardan başlayarak (M.Ö.
800-600 ?) Brahman rahipler kastının
eğemenliği ağırlığını duyurdu. Ayinciliğin ağır bastığı Veda’lar dininde
rastlanmayan metafizik endişeler belirmeğe başladı. Milattan itibaren Veda’lar
öncesinden veya düpedüz halktan gelen birçok inancın ve tapınmanın karışımı
destanlar yoluyla yavaş yavaş Brahman’cılık sistemi içine girdi. Bunların yanı
sıra felsefe sistemleri (darçana’lar ) kuruldu. Önce ağızdan ağza aktarılan,
sonra temel kurallar (sutra) halinde yazıya geçen bu kuralların yorumları
(bhaşya), bazıları ismen bilinen, bazıları bilinmeyen kimselerce yapıldı. Bu
sistemler üstüne bitmez tükenmez bir edebiyat yaratıldı, aşağı yukarı II.
yy.dan çağımıza kadar pek çok eser yazıldı. Bu çerçeve içinde yeni fikirler
günümüzde de geliştirile gelmektedir. Hintli ünlü fikir adamları bu
darçana’lardan ya birine ya ötekine bağlılıklarını açıklamışlardır.
Darçana’larda çok çeşitli görüşler belirtilir. Bunları iki ana akım çevresinde toplamak
mümkündür: biri gelenekçi akım, öbürü tanrıcı akım. Gerçekten, hint düşüncesine
vergi birtakım varsayım ve kurgular ile panteizmin ve ayinciliğin yanı sıra bir
sevgi doktrini sayılan bhakti de Hindistan’ı her kişi için ayrı ve tek bir
Tanrı kavramına götürmüştür. Çağdaş hint düşünceleri bu sonuncu eğilimin ve
daha birçok etkenin zoruyla inanç hoşgörüsüne dayanan bir dünya dini kurmağa
çalıştılar. Brahman’cılık, Buddha’cılıkla beraber, gene de güneydoğu Asya’ya
kadar Hindistan dışına taştı, diğer ülkelerde de hükümdarlık kavramı ile
kaynaşarak yer yer bir devlet dini haline girdi.
Brahman’cılığın sayısız tanrıları vardır, ama en önemlileri
birkaç tanedir. Öteki tanrılar onların uyduları gibidir. Tanrılar (deva)
arasında bir büyüklük sırası bulunur. Brahman’cılık geliştikçe bu tanrılardan
üçü ayrı bir üstünlük kazandı: Brahma, Vişnu, Şiva. Dişi tanrı enerjiyi (Şakti)
temsil eder (Şakti’den Şakti’cilik doğdu ). Tanrılar arasında çeşitli
akrabalıklar vardır. Birçokları da birbiriyle kaynaşır: en önemlileri Harihara
(Şiva ile Vişnu) ve Ardhanari’dir (Şiva ile Şakti’si ). Tanrılar da tıpkı
insanlar gibi davranırlar. Ruh göçümünden kendilerini kurtaramazlar, bugünkü
dünyada onlar da er geç öleceklerdir. Çok etraflı bir ikonografya sayesinde
hepsini özellikleriyle tanırız. Bunlar, kutsal binekler (Vahana) veya hayvan
bedeninin bir parçası veya uzuvları gibi (dört, sekiz kol, birkaç kafa v.b.)
birtakım özelliklerdir. Gökyüzünde veya ulaşılmaz bir dağın doruğunda (Kailasa,
Meru) otururlar. Bölgesel inanışlar, tapınmalar köy ve ev tanrılarına yönelir.
Kahramanlar, evliyalar, bilgeler tanrılaştırılmıştır. Tanrılaştırılan hayvanlar
da vardır (inek, at, yılan v.b.) Bazı bitkiler de kutsal sayılmıştır. Dinin alt
tabakalarında ağaca tapma (özellikle incir ağacına) çok yaygındır.
Veda’ların karışık çok tanrıcılığı mezheplere bölünme
çağlarında bir düzene girer ve yüce bir ilkeyi hâkim kılmağa yani tek
tanrıcılığa dönüşmeğe yönelir. İnançların ve ibadetlerin temelindeki efsanevi
tanrı kalıbının şu veya bu adı taşıması filozoflar için önemsizdir. Esas amaç
tanrısallığı gerçekleştirebilmektedir. Bu da kurtuluş (mokşa) demektir.
Mokşa’ya sayısız yollardan geçilerek varılır, ama bunları belli başlı iki ana
yolda toplamak mümkündür: beden ve ruh çiledi (yoga), ve mistik temaşa
(bhakti). Bu araştırmaların Bilgi’ye (jnana) açılır. Bu araştırmaların
doğurduğu ve 4 000 yıla yayılan bir edebiyat, Tanrı kavramına, insanlık
tarihinde rastlanan en güçlü yöneliştir.
Ayinler, mezheplere göre düzenlenmiştir. Bu yüzden çok
çeşitli ayin vardır. Tapınma bakımından en belirgin olay puja, yani
yüceltmedir. Puja, daha eski kurban törenlerinin yerini almıştır. Özel ibadet
her gün aile reisi veya ev rahibi tarafından yapılır. Genel törenler tapınakta
rahiplerce yönetilir. Bu tören sırasında heykele çiçekler sunulur, heykel
yıkanır, giydirilir, süslenir, tütsülenir. Dua, Veda’lardan beri kutsal sayılan
bir işlemdir. Duanın belirli durumlara göre kesin olan kurallara aynen uyularak
okunması çok önemlidir. Kutsal deyişler ve hitap’lar(mantra), tantrizm’in
etkisiyle dualar arasına girdi. Dualar ve mantra’ların her birine om hecesinin
şeklen söylenmesi ile başlanır. Bu hece Upanişad’lardan beri
tanrılaştırılmıştır. Bunlara kutsal diyagramların (yantra) icrası eklenir.
Yantra, tanrı görüntüsünün doğrudan doğruya yansımasıdır. Ayinlerde vücut
hareketleri (mudra ) Brahmana’lardan bu yana şekilve anlam bakımından kesince
belirlenmiştir. Ayrıca ibadetle ilgili eşyalar da kullanılır: çanaklar,
testiler, ayna, lambalar, sedef borular (çankha), çanlar(ghanta) v.b. Brahman
dini mensuplarının hayatını başından sonuna kadar resmi ayinler doldurur. Halk
bayramlarında çok büyük kalabalıklar çeşitli yerlere hacca giderler veya
tapınaklarda toplanırlar. Bir tapınağın kuruluşu ise başlı başına bir ayin
düzenidir. Ayrıca da, tanrı suretinde bir heykelin yapımını ve yerine konmasını
gerektirir.
Buddha’cı sanattan daha sonra ortaya çıkan Brahman sanatı
Hindistan’da ve Güneydoğu Asya’da muhteşem eserler yaratmıştır.
-->
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder