1 Temmuz 2013 Pazartesi

Hinduizm (Brahmancılık)


Hindistan’ın dini ve sosyal rejimi. Veda’cılığın devamıdır.
Hindistan’ın, daha doğrusu Arya’lar tarafından fethedildikten sonraki çerçeve içinde ele alınan Hindistan’ın öz dini Brahman’cılıktır. Hindistan’da doğan Buddha’cılık, Caynacı’lık gibi diğer dinler ancak Brahman’cılığın bir reformu veya buna bir tepki gibi gözükür; Brahman’cılığın esaslarını da kabullenir; Brahmana’lar ve Upanisad’’lardan başlayarak (M.Ö. 800-600  ?) Brahman rahipler kastının eğemenliği ağırlığını duyurdu. Ayinciliğin ağır bastığı Veda’lar dininde rastlanmayan metafizik endişeler belirmeğe başladı. Milattan itibaren Veda’lar öncesinden veya düpedüz halktan gelen birçok inancın ve tapınmanın karışımı destanlar yoluyla yavaş yavaş Brahman’cılık sistemi içine girdi. Bunların yanı sıra felsefe sistemleri (darçana’lar ) kuruldu. Önce ağızdan ağza aktarılan, sonra temel kurallar (sutra) halinde yazıya geçen bu kuralların yorumları (bhaşya), bazıları ismen bilinen, bazıları bilinmeyen kimselerce yapıldı. Bu sistemler üstüne bitmez tükenmez bir edebiyat yaratıldı, aşağı yukarı II. yy.dan çağımıza kadar pek çok eser yazıldı. Bu çerçeve içinde yeni fikirler günümüzde de geliştirile gelmektedir. Hintli ünlü fikir adamları bu darçana’lardan ya birine ya ötekine bağlılıklarını açıklamışlardır. Darçana’larda çok çeşitli görüşler belirtilir. Bunları iki ana akım çevresinde toplamak mümkündür: biri gelenekçi akım, öbürü tanrıcı akım. Gerçekten, hint düşüncesine vergi birtakım varsayım ve kurgular ile panteizmin ve ayinciliğin yanı sıra bir sevgi doktrini sayılan bhakti de Hindistan’ı her kişi için ayrı ve tek bir Tanrı kavramına götürmüştür. Çağdaş hint düşünceleri bu sonuncu eğilimin ve daha birçok etkenin zoruyla inanç hoşgörüsüne dayanan bir dünya dini kurmağa çalıştılar. Brahman’cılık, Buddha’cılıkla beraber, gene de güneydoğu Asya’ya kadar Hindistan dışına taştı, diğer ülkelerde de hükümdarlık kavramı ile kaynaşarak yer yer bir devlet dini haline girdi.
Brahman’cılığın sayısız tanrıları vardır, ama en önemlileri birkaç tanedir. Öteki tanrılar onların uyduları gibidir. Tanrılar (deva) arasında bir büyüklük sırası bulunur. Brahman’cılık geliştikçe bu tanrılardan üçü ayrı bir üstünlük kazandı: Brahma, Vişnu, Şiva. Dişi tanrı enerjiyi (Şakti) temsil eder (Şakti’den Şakti’cilik doğdu ). Tanrılar arasında çeşitli akrabalıklar vardır. Birçokları da birbiriyle kaynaşır: en önemlileri Harihara (Şiva ile Vişnu) ve Ardhanari’dir (Şiva ile Şakti’si ). Tanrılar da tıpkı insanlar gibi davranırlar. Ruh göçümünden kendilerini kurtaramazlar, bugünkü dünyada onlar da er geç öleceklerdir. Çok etraflı bir ikonografya sayesinde hepsini özellikleriyle tanırız. Bunlar, kutsal binekler (Vahana) veya hayvan bedeninin bir parçası veya uzuvları gibi (dört, sekiz kol, birkaç kafa v.b.) birtakım özelliklerdir. Gökyüzünde veya ulaşılmaz bir dağın doruğunda (Kailasa, Meru) otururlar. Bölgesel inanışlar, tapınmalar köy ve ev tanrılarına yönelir. Kahramanlar, evliyalar, bilgeler tanrılaştırılmıştır. Tanrılaştırılan hayvanlar da vardır (inek, at, yılan v.b.) Bazı bitkiler de kutsal sayılmıştır. Dinin alt tabakalarında ağaca tapma (özellikle incir ağacına) çok yaygındır.
Veda’ların karışık çok tanrıcılığı mezheplere bölünme çağlarında bir düzene girer ve yüce bir ilkeyi hâkim kılmağa yani tek tanrıcılığa dönüşmeğe yönelir. İnançların ve ibadetlerin temelindeki efsanevi tanrı kalıbının şu veya bu adı taşıması filozoflar için önemsizdir. Esas amaç tanrısallığı gerçekleştirebilmektedir. Bu da kurtuluş (mokşa) demektir. Mokşa’ya sayısız yollardan geçilerek varılır, ama bunları belli başlı iki ana yolda toplamak mümkündür: beden ve ruh çiledi (yoga), ve mistik temaşa (bhakti). Bu araştırmaların Bilgi’ye (jnana) açılır. Bu araştırmaların doğurduğu ve 4 000 yıla yayılan bir edebiyat, Tanrı kavramına, insanlık tarihinde rastlanan en güçlü yöneliştir.
Ayinler, mezheplere göre düzenlenmiştir. Bu yüzden çok çeşitli ayin vardır. Tapınma bakımından en belirgin olay puja, yani yüceltmedir. Puja, daha eski kurban törenlerinin yerini almıştır. Özel ibadet her gün aile reisi veya ev rahibi tarafından yapılır. Genel törenler tapınakta rahiplerce yönetilir. Bu tören sırasında heykele çiçekler sunulur, heykel yıkanır, giydirilir, süslenir, tütsülenir. Dua, Veda’lardan beri kutsal sayılan bir işlemdir. Duanın belirli durumlara göre kesin olan kurallara aynen uyularak okunması çok önemlidir. Kutsal deyişler ve hitap’lar(mantra), tantrizm’in etkisiyle dualar arasına girdi. Dualar ve mantra’ların her birine om hecesinin şeklen söylenmesi ile başlanır. Bu hece Upanişad’lardan beri tanrılaştırılmıştır. Bunlara kutsal diyagramların (yantra) icrası eklenir. Yantra, tanrı görüntüsünün doğrudan doğruya yansımasıdır. Ayinlerde vücut hareketleri (mudra ) Brahmana’lardan bu yana şekilve anlam bakımından kesince belirlenmiştir. Ayrıca ibadetle ilgili eşyalar da kullanılır: çanaklar, testiler, ayna, lambalar, sedef borular (çankha), çanlar(ghanta) v.b. Brahman dini mensuplarının hayatını başından sonuna kadar resmi ayinler doldurur. Halk bayramlarında çok büyük kalabalıklar çeşitli yerlere hacca giderler veya tapınaklarda toplanırlar. Bir tapınağın kuruluşu ise başlı başına bir ayin düzenidir. Ayrıca da, tanrı suretinde bir heykelin yapımını ve yerine konmasını gerektirir.
Buddha’cı sanattan daha sonra ortaya çıkan Brahman sanatı Hindistan’da ve Güneydoğu Asya’da muhteşem eserler yaratmıştır.
-->

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder